MÜNACAAT
rabbim bana bir cümle
öğret ki amel edeyim
bir cümle
yorgunluk şeytanına karşı
içimdeki firavuna
kulluğumu hatırlatan bir cümle
beş vakit için bir cümle
göğe ok atan nemruda
bir sivrisinek
sana avuç açan bana bir cümle
cuma için bir cümle
safları sık tutan
boşlukları dolduran cemaat için
bir cümle
kurban için bir cümle
gurbetten kurtaran
sana yaklaştıran bir cümle
kıble için bir cümle
istikâmet ve istikbal için
mücrim gibi bakmamak
titrememek için bir cümle
kırkta bir için bir cümle
malın kölesi olmamak
seni unutmamak için bir cümle
SUAVİ KEMAL YAZGIÇ
(İstanbul Bir Nokta, 118,Kasım 2011)
"yaralarım aşktandır"
Füruğ
Füruğ
25 Nisan 2012 Çarşamba
19 Nisan 2012 Perşembe
Şair Leyla Hanım'dan Naat...
Na't
Bu cismim ateş-i aşkınla yansun Yâ Resûlallah,
Dü çeşmim hâb-ı gafletten uyansun Yâ Resûlallah,
Gidüp boynumda zincirimle ben ol Ravza-i Pâke
Görenler hep beni divane sansun Yâ Resûlallah,
O rütbe ağlayam çöllerde feryad eyleyem ben kim
Sirişk-i dîdem al kana boyansun Yâ Resûlallah,
Şu kâfir nefs elinden bu dil-i bî-çareyi kurtar,
Yeter cürm ü fısk u kabahatdan usansun Yâ Resûlallah,
Kulun Leylâ’yı mahşer ehline Sen eyleme rüsvây,
Günahından bu dünyada utansın Yâ Resûlallah
Leylâ Hanım
hab-ı gaflet:gaflet uykusu
sirişk-i dide:gözyaşı
Ravza-i Pak: Hazreti Muhammed'in kabr-i şerifi.
dü çeşmim:iki gözüm
Bu cismim ateş-i aşkınla yansun Yâ Resûlallah,
Dü çeşmim hâb-ı gafletten uyansun Yâ Resûlallah,
Gidüp boynumda zincirimle ben ol Ravza-i Pâke
Görenler hep beni divane sansun Yâ Resûlallah,
O rütbe ağlayam çöllerde feryad eyleyem ben kim
Sirişk-i dîdem al kana boyansun Yâ Resûlallah,
Şu kâfir nefs elinden bu dil-i bî-çareyi kurtar,
Yeter cürm ü fısk u kabahatdan usansun Yâ Resûlallah,
Kulun Leylâ’yı mahşer ehline Sen eyleme rüsvây,
Günahından bu dünyada utansın Yâ Resûlallah
Leylâ Hanım
hab-ı gaflet:gaflet uykusu
sirişk-i dide:gözyaşı
Ravza-i Pak: Hazreti Muhammed'in kabr-i şerifi.
dü çeşmim:iki gözüm
Şair Nigar Hanım'dan Münacaat...
MÜNACAAT
Ey İlâh-ı kâinat, ey masdar-ı sun'-ı kemâl
Varlığındır var olan, yoktur o varlıkta zevâl..
Ey cenâb-ı kibriyâ, bizler gibi âcizlere,
Kibriyâ-yı Zât'ını mümkün müdür etmek hayâl?!.
Daima Allah'tır kalbimde tesbih ettiğim,
Bârğâh-ı lütfuna çıkmaz mı bu feryâd-ı bâl?
Pür-günâhım, pür-günâh olmakla mağrurum buna,
Şevk-ı afvındır sebeb, afv isterim, ey Zü'l-Celâl!
Rahmetinden kat'-ı ümmîd etmeyi men' etmesen,
Fart-ı isyanımla bulmazdım münâcâta mecâl.
Vâkıf-ı her hâlsin, yoksa n'olurdu hâlimiz?
Çaresizlikte bize kalsaydı ger ta'rîf-i hâl?
Sabr ile me'lûf kıldın, ey Azîmu'ş-şân beni
Etmedim âlemde Sen'den gayre ben arz-ı melâl!
Derdinin dermanını Sen ver Niğâr-ı bî-kesin
Ey İlâhu'l-halk, ey Rabb-i kerîm-i Zü'l-celâl!..
Niğâr Hanım (1862- 1918)
Ey İlâh-ı kâinat, ey masdar-ı sun'-ı kemâl
Varlığındır var olan, yoktur o varlıkta zevâl..
Ey cenâb-ı kibriyâ, bizler gibi âcizlere,
Kibriyâ-yı Zât'ını mümkün müdür etmek hayâl?!.
Daima Allah'tır kalbimde tesbih ettiğim,
Bârğâh-ı lütfuna çıkmaz mı bu feryâd-ı bâl?
Pür-günâhım, pür-günâh olmakla mağrurum buna,
Şevk-ı afvındır sebeb, afv isterim, ey Zü'l-Celâl!
Rahmetinden kat'-ı ümmîd etmeyi men' etmesen,
Fart-ı isyanımla bulmazdım münâcâta mecâl.
Vâkıf-ı her hâlsin, yoksa n'olurdu hâlimiz?
Çaresizlikte bize kalsaydı ger ta'rîf-i hâl?
Sabr ile me'lûf kıldın, ey Azîmu'ş-şân beni
Etmedim âlemde Sen'den gayre ben arz-ı melâl!
Derdinin dermanını Sen ver Niğâr-ı bî-kesin
Ey İlâhu'l-halk, ey Rabb-i kerîm-i Zü'l-celâl!..
Niğâr Hanım (1862- 1918)
Senin evsâfını kaabil midir etmek Şeref îfâ/ Ne çâre elde yoktur ihtiyârım yâ Rasûlallah
Nat-ı Dîger
Günahtan gayri yok bir özge kârım yâ Rasûlallah
Geçer gafletle her leyl ü nehârım yâ Rasûlallah
Serâpâ dolmada defterler a'mâl-i kabîhimle
Kirâmen Kâtibîn'den şermisârım yâ Rasûlallah
Nide pervâz edem uçmağa ferdâ kalmışım âciz
Kemend-i nefs ü şeytâna şikârım yâ Rasûlallah
Eşiğin görmeğe bin cânım olsa eylerim kurban
O rütbe hadden aştı intizârım yâ Rasûlallah
Ölür isem gubâr-ı Ravzana yüz sürmeden tâ haşr
Döğünsün taş ile seng-i mezârım yâ Rasûlallah
Senin evsâfını kaabil midir etmek Şeref îfâ
Ne çâre elde yoktur ihtiyârım yâ Rasûlallah
Şeref Hanım (d. 1809 - v. 1861)
Günahtan gayri yok bir özge kârım yâ Rasûlallah
Geçer gafletle her leyl ü nehârım yâ Rasûlallah
Serâpâ dolmada defterler a'mâl-i kabîhimle
Kirâmen Kâtibîn'den şermisârım yâ Rasûlallah
Nide pervâz edem uçmağa ferdâ kalmışım âciz
Kemend-i nefs ü şeytâna şikârım yâ Rasûlallah
Eşiğin görmeğe bin cânım olsa eylerim kurban
O rütbe hadden aştı intizârım yâ Rasûlallah
Ölür isem gubâr-ı Ravzana yüz sürmeden tâ haşr
Döğünsün taş ile seng-i mezârım yâ Rasûlallah
Senin evsâfını kaabil midir etmek Şeref îfâ
Ne çâre elde yoktur ihtiyârım yâ Rasûlallah
Şeref Hanım (d. 1809 - v. 1861)
18 Nisan 2012 Çarşamba
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim /Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ beni
Yâ Râb! Belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan kılma cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehl-i derdden
Ya'ni ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben, götürme belâdan irâdetim
Ben isterim belâyı, çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et mübtelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ beni
Nahvet kılıp nasîb Fuzûlî gibi bana
Yâ Râb, mukayyed eyleme mutlak bana beni
FUZÛLÎ (v.1556)
Bir dem belâ-yı aşktan kılma cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehl-i derdden
Ya'ni ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben, götürme belâdan irâdetim
Ben isterim belâyı, çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et mübtelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ beni
Nahvet kılıp nasîb Fuzûlî gibi bana
Yâ Râb, mukayyed eyleme mutlak bana beni
FUZÛLÎ (v.1556)
Şöhretim isyân benim sen afv ile meşhûrsun...
GAZEL
Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûr'sun
Mihr-i âlem-gîrsin başdan ayağa nûrsun
Târik-ı gülzâr-ı âlem mâlik-i mülk-i adem
Münkirine mahz-ı mâtem mü'minîne sûrsun
Sensin ol şâh kim Süleymanlar kapunda mûrdur
On sekiz bin âleme hükmetmeğe me'mûrsun
El benim dâmen senin ey rahmeten li'l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen afv ile meşhûrsun
Pâdişâh-ı evvelin ü kıblegâh-ı âhirin
Evvel ü âhir imâmü'l-enbiyâ mezkûrsun
Yâ Resûlallah umarım diyesin rûz-i cezâ
Gerçi cürmüm çoktur ammâ, Itrî'ya mağfûrsun!..
Itrî Mustafa Çelebi (Buhûrizâde)
(Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'nden (Dergâh) alınmıştır.)
GAZEL AÇIKLAMASI
Gölgesi yere düşmez böyle bir nahl-i Tûr'sun
Âlemi tutan güneşsin baştan ayağa nûrsun
Dünyanın gül bahçesini terkeden, yokluk mülkünün sahibi
Seni inkâr eden azabı hakeder; sana îman edene şefaat edensin
O şâh sensin ki Süleymanlar kapında karıncadır
On sekiz bin âleme hükmetmek için vazifelendirilmişsin
Ey Âlemlere Rahmet, el benimse etek senin
İsyânıyla bilinen benim ama sen affetmek ile meşhûrsun
Sen önce gelenlerin sultanı ve sonra gelenlerin de yöneldiği kıblesin
Ezelden gelmiş geçmiş bütün nebilerin imâmı olarak yazılmışsın
Yâ Resûlallah gerçi suçum çoktur ama
Umarım mahşer gününde, "Ey Itrî affedildin" diyesin.
www.yeniumit.com.tr adresinden alıntılanmıştır.
Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûr'sun
Mihr-i âlem-gîrsin başdan ayağa nûrsun
Târik-ı gülzâr-ı âlem mâlik-i mülk-i adem
Münkirine mahz-ı mâtem mü'minîne sûrsun
Sensin ol şâh kim Süleymanlar kapunda mûrdur
On sekiz bin âleme hükmetmeğe me'mûrsun
El benim dâmen senin ey rahmeten li'l-âlemîn
Şöhretim isyân benim sen afv ile meşhûrsun
Pâdişâh-ı evvelin ü kıblegâh-ı âhirin
Evvel ü âhir imâmü'l-enbiyâ mezkûrsun
Yâ Resûlallah umarım diyesin rûz-i cezâ
Gerçi cürmüm çoktur ammâ, Itrî'ya mağfûrsun!..
Itrî Mustafa Çelebi (Buhûrizâde)
(Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'nden (Dergâh) alınmıştır.)
GAZEL AÇIKLAMASI
Gölgesi yere düşmez böyle bir nahl-i Tûr'sun
Âlemi tutan güneşsin baştan ayağa nûrsun
Dünyanın gül bahçesini terkeden, yokluk mülkünün sahibi
Seni inkâr eden azabı hakeder; sana îman edene şefaat edensin
O şâh sensin ki Süleymanlar kapında karıncadır
On sekiz bin âleme hükmetmek için vazifelendirilmişsin
Ey Âlemlere Rahmet, el benimse etek senin
İsyânıyla bilinen benim ama sen affetmek ile meşhûrsun
Sen önce gelenlerin sultanı ve sonra gelenlerin de yöneldiği kıblesin
Ezelden gelmiş geçmiş bütün nebilerin imâmı olarak yazılmışsın
Yâ Resûlallah gerçi suçum çoktur ama
Umarım mahşer gününde, "Ey Itrî affedildin" diyesin.
www.yeniumit.com.tr adresinden alıntılanmıştır.
17 Nisan 2012 Salı
Güle sordum niçin bülbülü zar eylersin/ Dedi goncam açılsın diye esma okuruz
Karadan ağa
dönüp dersi dilara okuruz
Mekteb-i
aşka vardık şimdi elifba okuruz
Bülbüle
sordum neydi o günler okurdun her dem
Dedi gül
aşkına hoş nağme-i ra’na okuruz
Güle sordum
niçin bülbülü zar eylersin
Dedi goncam
açılsın diye esma okuruz
Tutuya
sordum efendim nedir bu halınız
Dedi inci
gibi sözler dizip inşa okuruz
Uykudan
gözlerimi açamazdım evvel
Şimdi uyku
yerine şi’r-i mualla okuruz
Furuği
medrese tahsilini ikmal ettin
Yeter ey dil
nice bir lafz ile mana okuruz
Furuği
Dilara: Gönül avutan, gönül süsleyen
Rana: İyi, güzel, hoş, lâtif. Pür ve revnak olan
Tutu: papağan
Mualla: yüce, ala
16 Nisan 2012 Pazartesi
Hüseyin Hüseyin diye bir Ali!
ALİ
Üç ayların içinde üç aylarla
Bir gün gelirdi
Zülfikar cenkleri yasin tütsüleriyle
Gönül tamircisi bir Ali!
Ve tuz ve buğday ve
Salasıyla bir cuma
Rüzgârıyla bir yele
Atıyla bir Ali!
Kerbela kum içinde
Gözlerimde kumdan sızı
Çöl ağlar, güvercin kan içinde
Hüseyin Hüseyin diye bir Ali!
Bir ana bir Fatıma
Bir baba bir Ali!
Kolum var, şükür
Kalbim de ey Ali!
Bir yalnızlık bir Ali!
İçsen zehir, dönsen kemik
On yedisinde ölüme can sunan
Toprağa bulanmış bir Ali!
Nokta kalesinin kapısı
Geceye imam, gündüze imam
Bende bir Ali var
Aşk ile bir Ali!
Ey Ali! Eyy Ali!..
İsmail Karakurt
Az Edebiyat 10, Bahar sayısı 2011
Üç ayların içinde üç aylarla
Bir gün gelirdi
Zülfikar cenkleri yasin tütsüleriyle
Gönül tamircisi bir Ali!
Ve tuz ve buğday ve
Salasıyla bir cuma
Rüzgârıyla bir yele
Atıyla bir Ali!
Kerbela kum içinde
Gözlerimde kumdan sızı
Çöl ağlar, güvercin kan içinde
Hüseyin Hüseyin diye bir Ali!
Bir ana bir Fatıma
Bir baba bir Ali!
Kolum var, şükür
Kalbim de ey Ali!
Bir yalnızlık bir Ali!
İçsen zehir, dönsen kemik
On yedisinde ölüme can sunan
Toprağa bulanmış bir Ali!
Nokta kalesinin kapısı
Geceye imam, gündüze imam
Bende bir Ali var
Aşk ile bir Ali!
Ey Ali! Eyy Ali!..
İsmail Karakurt
Az Edebiyat 10, Bahar sayısı 2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)