
GÖNÜL YARASI
Nazım’a
karşılaştın işte sonunda
güvercinleri uçuran, kurşundan daha hızlı gerçekle
oysa köyler, soruşturmalar, kan davaları
bekler senin merhametten yapılma maharetli ellerini
koşulacak yollar böylelikle daha da uzar
unutursun yağmurda ıslak Piraye’yi.
başka bir yolu gerçekten yok mudur?
söyle gam götüren incir ağacı,
elden ele dolaşan kırmızı karanfil
en çok senin ellerine yakışsa da,
Dünya artık sana kırgındır
bunu hep bilmelisin.
elbet tüm bunları neden yaptığını bilmemeli
almalı sırtına kambur çocukları, sıska atları,
patikanın uzadığınca insan yürümeli.
her şey elimizdedir diyerek çıktın
sabah ezanından önce yola,
oysa bekleseydin
ezan sesiyle konuşmaya başlayan Melek’i,
çepeçevre bir aşk
ve karan-gül gölgesi serinletecekti bizi.
tarandıkça saçları uzayan kız çocukları
sana emanettir
ey, tıkanan yollara gönderilen ölüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder