"yaralarım aşktandır"
Füruğ

15 Şubat 2012 Çarşamba

hicap ile pir sultan abdal

birlik makamında bir güzel gördüm
leblerinin şekeri var kandi var
aşıkı çok imiş aradım sordum
nice bencileyin derdmendi var

cemali geliyor hayalde düşte
canım asumanda kandilde arşta
uzakta yakında yeminde pişte
her nereye baksam ali'm kendi var

gâh bahçeye girer gülden görünür
gâh mana söyleşir dilden görünür
gâh gönül evinde mihman görünür
aşıkına türlü türlü fendi var

şükür olsun bu sevdaya ulaştım
muhabbet bağını gezdim dolaştım
on iki imamın cemine düştüm
şimdi boynumuzda aşk kemendi var

pir sultanım sever böyle dilberi
bu cümle cihanın yekta gevheri
kahrın lutfun çeker isen gel beri
sevdiğimin nerde bir menendi var

~kand: şeker, tat
~yemin: sağ taraf
~piş: ön
~aşk kemendi: alevilerde ''rehber-yol gösteren'' adı verilen zat,yollarına girecek kişinin boynuna bir çevre atıp sağ eliyle o çevrenin ucunu ve tarikate girecek kişinin sağ elini tutar,dedeye götürür. bektaşilerde çevre yerine,o akşam kesilen koyunun yününden örülmüş bir uzun kuşak vardır ki buna tıyg-bend (kılıçbağı) denir.sevgi kayışı anlamına gelir.
~menend: benzer, eş



~~abdülbaki gölpınarlı'dan~~

13 Şubat 2012 Pazartesi

Alper Özdemir'den Zambiya için oynayan çocuklara...

Zambiya da bir gün kupa kazanır a dostlar

Aidsten tozun toprağın içinden baş veriyorum
Kaydımı açıyorum insanların arasına
Susuzluk uyuşuyor
morfin kıvamında her ne yuttumsa
Başımı ezen değirmenler var
Beyaz diyorlar oysa beyaz hiç olmadı bunların ellerindebeyaz
Karayım göğün kuşağını bağladım karalığımla
Çalgıda benim de payım var panayırlarınız şen ola

Evimde bir mitralyöz
Ağır adımları tankerlerin avuç içinde kara süvariler
Kalbimi açığa çıkaran şimdilik bunlar
Yükümün altında gül sessizlikleri
Frengiye tutulmuş bir baygın yok ardında
Yeri göğü inleten yağmurlar yağıyor ara sıra

Biz de gol attık artık baygınlığa
Uyuşukluk hükmen yenik
Evet hakem orta noktasını gösteriyor hayatımızın
Bakıyorum oradan
 bir çok şey kalmışgeride
Gözlerim görmeye ilişiyor, yaklaşıyor
Harman yerleri, yerden biten buhar

Çayın demi gibi iner Afrika’ya akşam
Ruhumu serip dallara uyuduğumda
Tanrı toplar onları
Her sabah getirir koyar başucuma.

Kupayı biz mi kazandık şimdi abiler
Bahisçileri şaşırttıköyle mi
Bahanemiz bile yokken hatırlanmaya
Bu cümbüş iliklerimde bir şeyleri açıklar
Son sözüm olacaksa eğer
Zambiya için oynayan çocuklara
Dua dua dua
Kalbim şimdilik kara kıta.

Alper Özdemir

her kim bana ağyar ise hak tanrı yar olsun ona...

her kim bana ağyar ise
hak tanrı yar olsun ona
her kancaru varır ise
bağ u bahar olsun ona.

bana ağu sunan kişi
şehd ü şeker olsun aşı
kolay gele müşkül işi
eli erer olsun ona.

acı dirliğim isteyen
tatlı dirilsin dünyada
kim ölümüm ister ise
bin yıl ömür olsun ona

her kim diler ben har olam
düşman elinde zâr olam
dostları şad u düşmanı
dost maşuk yar olsun ona.

ardımca taşlar atanı
hak tahta ağdırsın onu
önüme kuyu kazanı
güller nisar olsun ona.

her kim diler ise benim
ol dostumdan ayrıldığım
gözlerinden hicap gitsin
didar ıyan olsun ona

bu muhlis oğlu paşa'nın
güldüğün istemiyenin
ağladığım istiyenin
gözüm pınar olsun ona.

Aşık Paşa





ağyar: düşman, yabancı
ağu: zehir
har: aşağı, değersiz
hicap: utanma, utanç.
kancaru: nereye
maşuk: sevilen
müşkül: güç
nisar: serpme
şad: sevinçli
şehd: bal
zâr: ağlama, inleme

ıyan:ayan

10 Şubat 2012 Cuma

ÖLMEK GİBİ SEVMEK!

ömrüm, sana karşı boş bulunmakla geçiyor. seni her ziyaretimde, tabancamı emanete bırakıyorum. gözlerin uçaklarla bombalarken bağrımı, kendime affından gayrı sığınak bulamıyorum. beni affetmelisin! bunu yapacağına inanarak başlamalısın işe. biliyorum, yaptığım gaflar boyumu geçti. şimdi elimi her belime attığımda, bana doğrultulan tabancanın aslında benim tabancam olduğunu anlıyorum. elimi her beline attığımda, bir müzik kutusu infilak ediyor gibi başlayan bir şarkı... yo hayır, seninle dans etmek için değil bütün bu arbede, tüm bu devranın efsunlu çarkı! seni dansa kaldırmam için bir çocuğu hıçkırık tutsa, kâfi!

dünyanın bütün bahaneleri bir araya gelse, yaşadıklarımızı berkitemez. birimiz neden bahsettiğimizi unutmalı! neden bahsettiğimizin ne önemi var? hem neden bahsedebiliriz ki biz?! bahsettiklerimizin ne kadar ötesine geçebiliriz? mesele şu; biz bir şeyden bahsederken, bir şeyden bahsettiğimizin her daim farkındayız! susup, sadece birbirimize baksak? ve bu sıra gözlerimiz dahi konuşmasa… sanki o vakit, gerçek bir suskunluk koyabiliriz aramıza.

başımıza ne geldiyse, hep konuştuklarımızdan! tabi bir de anladıklarımız var. oysa ne varsa, konuşamadıklarımızda! ne varsa, işte o anlamadıklarımız var ya, hepsi onlar! oraya gitmenin bir yolunu bulmalıyız. konuşmadan ve anlamadan, insan neyin farkında olabilir ki? ey senin farkında olmamla başlayan maceram, bana borç ver biraz! ey sırrın bir işe yaramadığı açıklık! ey sen! ve ey sen olmayan! ve ey sen olmakla olmamak arasında salınan! bütün yazmadıklarım beni bulsun, böylece yazmayabilirim!

sana dönünce lunaparkta bir çocuğun ölümünü seyreder gibiyim azizem. ben artık biraz uyumalıyım. biraz kiraz yemeliyim. ve ey su içmek, beni boşver!  ölmek gibi sevmek… asıl bu eksik aramızda!

Alper Gencer

8 Şubat 2012 Çarşamba

Kur'an Kelamımızdır...

ey hoca kab-ı gavseyn
bizim makamımızdır
hizmet için demadem
Cibril gulamımızdır.

surette rind-u meyhur
mest-ü harabız amma
siret'te Hak ile Hak
olmak nizamımızdır.

duvara karşı secde
etmek bize ne hacet
bizim namazımızda
Allah imamımızdır.

ey vaiz-i riyakar
Kur'anı bilmiyorsun
gel bizden anla zira
Kur'an kelamımızdır.

şer-i şerif'i tağyir
etme sakın Harabi
zahitlerin helali
bizim haramımızdır.

Edip Harabi

kab- gavseyn: ne birlik ne ayrı, birbirine iki arşın kadar yakın, iki mızrak uzunluğunda mesafe, iki kaşın arası, tanrı ile insan arasındaki uzaklık.
suret: dış görünüş, biçim.
rind: kalender, derviş;
meyhur: içki içen, ayyaş, sarhoş.
siret: bir kişinin içi, ahlakı.
şer-i şerif: Hz.Muhammed'in şeriatı, kutsal hukuk sistemi.
tağyir: bozma, başkalaştırma, değiştirme.

3 Şubat 2012 Cuma

Zulmün her türlüsü kötü kardeşler...

SON YERİNE 
 
Zulmün her türlüsü
Kötü kardeşler
Hiçbiri
İnsana göre değil
Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi
İyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak
Rahatsalar uyuyan insanların soluğunu dinlemek iyi
İyi hürlüğü düşünmek
Yaşamak onun için
Bütün gün çalışmak onun için iyi
Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi
Zulmün her türlüsü kötü.
 
İLHAN BERK
 

EVİ GİBİ YERYÜZÜ...

HACI BEKTAŞ VELİ 
 
Bir resimde bağdaş kurmuş oturuyor Hacı Bektaş Veli. Evi gibi
 yeryüzü.

Bir bulut düşürmüş başını duruyor. Onunla gidip gelen. Uzakta
 bellibelirsiz.

Beyaz, uzun kavuğu. Demek ki güneş var.

Kucağına almış bir ceylanı, bir aslanı. Duruyorlar. Üç kişiler.

Hayvanları mı severdi Hacı Bektaş Veli? Bilmiyoruz. Ama açıktı
 hep evinin kapısı.

Çizgili mintanı. Yalın. Düz. Ta bileklerine değin uzuyor, uzayıp
 orda kalıyor.

Yüzü?  Uzun yüzü.  Sakallı,  virdi  okur gibi de önüne bakıyor.

Delik değil kulağı ve halkasız.

Yanında yeryüzü: Ağaçlar, sular, gök. Her sabah okuduğu. 
 
İLHAN BERK